Aptalca belki ama, oturup kendi gölgemle konuşuyorum artık.
Anlatıyorum içimden bir bir kopanları, ne garip bir duygu değil mi.
Zamanla alışıyor insan yere düşen parçalarını toplamaya.
Yerini bile ezberliyor. Hayat, insana her şeyi öğretiyor
İstesek de istemesek de bir vefasızın oltasına takılıp kalıyoruz.
Çoğu zaman uçurumun kenarında biten hayatlar
Çoğu zaman da, içinde mavi olmayan gökyüzü.
Özgürlüğü elinden alınmış bir kuş misali,
ona ait olan gökyüzünü bir kafesten izlemek gibi
ne acıdır sadece seyirci kalabilmek, konuşamamak,
ağlarken bile kuruyan göz pınarlarından medet ummak…
Belki de o gökkuşağı bizimdi, rengimizi çaldılar, mahkum ettiler yarınlarımızı karanlığa.
Dönüşü olmayan yollara bıraktılar çocukluğumuzu,
uçmayan balonlar verip umut doldurdular içini.
Belki uçar ümidiyle koşturup durduk boş yere.
Şairin eline yazmayan bir kalemi verip, hayatı anlat der gibi
Ne kalemin gücü yeter artık anlatmaya, ne de kelimelerin yüreği
Bırakın yıkılan yıkıldığı yerde kalsın.
Belki bir kaldıran olur üstüne basmasınlar diye.
Haydi gönül bir sigara yak bir çay demle ve kapat ışıkları
Sabaha çok var daha anlatacak da bir hayli dert
İzleyelim yıldızları belki biri kayar dilek tutarız
dünü olmayan yarınlara….
Yazan: Nazan ÇAĞLAR