Kan; tek kaynağı insan olan ve yaşam için zorunlu bir sıvıdır. Erişkin insanlarda kan yapan organ kemik iliğidir. Tek kaynağının insan olması ve ihtiyaç duyulduğunda yerine konabilecek bir yedeğinin olmaması nedeniyle yaşam kurtarıcı bir sıvıdır.
Gelişmiş ülkelerde kan bağışı sosyal bir sorumluluk gibi değerlendirilip, bir gün kendisin de kana ihtiyacının olacağı düşüncesiyle düzenli kan bağışı yapılmaktadır. Ülkemizde kan ve diğer organ bağışı henüz istenen düzey ve istikrarda değildir. Kan bağışlamak; kanı veren kişiye, fiziksel olarak kemik iliğini uyardığı ve genç kan hücrelerinin kemik iliğinde yapılıp dalaşıma karışmasını sağladığı için, bağışıklık sistemini güçlendirir. Kan bağışında bulunan kişi, bu görevi yapmakla bir başka insanın hayatını kurtardığını düşündüğünde, psikolojik bir rahatlama hisseder. 18–65 yaşları arasında herhangi bir sağlık sorunu olmayan, kan ölçümlerinde hemoglobin ve hematokrit değerleri normal olan herkes, yılda ortalama dört kez kan verebilir.
Kronik hastalığı bulunan, AIDS, hepatit, sifiliz gibi bulaşıcı hastalıkları, kanser, hipertansiyon, kan hastalıkları ve kalp hastalıkları olanların kan vermesi önerilmez. Ayrıca düzenli ilaç kullanması gereken kişilerin de kan vermesi uygun değildir. Kan verme işlemi sıvı kaybına neden olduğundan; kan verme işlemi sonrasında kişinin bol sıvı ve sıvı gıdalar alması, sigara alkol almaması, ağır egzersizlerden sakınması, dikkat ve denge gerektirecek işlerde çalışanların kan bağışı yaptıklarında işlerine bir gün süreyle ara vermeleri uygun olur. En sık kan verme işlemi iki ay ara ile olmalıdır.
Daha sık aralıklarla kan vermek sağlıklı değildir. Normal kan hücresinin yaşam süresi 120 gündür. Kan verdikten ortalama olarak 2–3 ay sonra normal değerlere tekrar ulaşılır.
Herşeyin başı sağlık, kalın sağlıcakla.