Şiddet kavramı Dünya Sağlık Örgütü’nün yapmış olduğu tanımlama doğrultusunda “sahip olunan gücün veya yetkinin başka bir insana, bir gruba ya da bir topluluğa karşı uygulanması ve bunun sonucunda şiddete maruz kalan tarafta yaralanmaya, psikolojik zarara veya ölüme yol açması ya da bunlara yol açma olasılığının bulunması” şeklinde açıklanabilir.
Bu doğrultuda fiziksel, psikolojik, ekonomik ve cinsel şiddet olmak üzere 4 farklı şiddet türünün varlığından bahsedilir. Biyolojik Faktörler; yapılan araştırmalar şiddet eğiliminin ve bu doğrultuda meydana gelen saldırgan davranışların genel olarak limbik sistem, frontal lob ve temporal lob ile ilişkili olduğunu gösterir. Serotonin metabolizması şiddet davranışının ortaya çıkışında oldukça etkili faktörlerden biridir. Bunun dışında beyin omurilik sıvısında bulunan 5-hidroksiindolasetikasit adlı maddenin azalması, norepinefrin ve L-dopa düzeylerinin ise artması durumunda şiddet eğiliminin ve saldırgan davranışların arttığı görülür.
Limbik sistem; beynin bu bölgesindeki yapılardan kaynaklanan kriz ve nöbetlerin saldırganlık ile ilişkili olduğu söylenebilir. Endokrin bozukluklar; premenstrual sendrom sırasında meydana gelen hormonal değişiklikler kadınlarda saldırgan davranışlara yol açabilir. Bunun yanı sıra alkol kullanımı sonucu baskılanan bazı beyin fonksiyonları dürtü kontrolünün engellenmesine ve muhakeme yeteneğinin azalmasına yol açar. Bu doğrultuda alkol ve benzeri keyif verici maddelerin şiddet eğilimini büyük ölçüde artırdığı söylenebilir.
Psikososyal Faktörler; Gelişimsel faktörler; gelişim döneminde şiddete tanık olan veya maruz kalan çocukların yetişkinlik döneminde şiddet uygulayan bireyler olma olasılığı çok daha yüksektir. Çevresel faktörler; yapılan araştırmalar doğrultusunda kalabalık yaşam ortamlarının şiddet eğilimini artırdığı, hava durumunun şiddet üzerinde etkili olduğu söylenebilir.
Sosyoekonomik Faktörler; bu alanda yapılmış olan niteliksel çalışmaların sonuçlarında ırk ve ekonomik eşitsizlik gibi faktörlerden bağımsız olarak ağır yoksulluk durumunun ve evlilik hayatında yaşanan sorunların şiddet ile ilişkili olduğu ortaya konmuştur. Aile yapısında bozulmaya neden olan sosyoekonomik faktörler de bu ailelerde yetişen çocukların saldırgan davranışlarında artışa neden olur.
Psikiyatrik Faktörler; psikotik bozukluk olarak tanımlanan hastalıklardan manik tipteki bipolar bozukluk, şizofreni ve paranoid bozukluklar saldırgan davranışlarda artışa neden olabilir. Bu psikiyatrik rahatsızlığa sahip olan kişilerde hem çevreye hem kendilerine yönelik şiddet uygulama eğilimi gözlenir. Psikotik olmayan bozukluklardan ise travma sonrası stres bozukluğu yaşayan kişilerde; borderline, paranoid ve antisosyal kişilik bozukluklarında şiddet eğiliminde artış meydana gelir ve bu kişilerde saldırgan içerikli davranışlarla son derece sık karşılaşılır.
Hiçbir canlıya şiddet uygulanmayan nice güzel yarınlara, kalın sağlıcakla..