Mevsimler kopmuş yerinden, ne yazı belli nede kışı
Yürekler yorulmuş derdinden ne seveni belli ne gideni
Belirsizlik sarmış her şeyi olmuşla olmamış gibi
Kahkaha atan çocuklar bile yok artık küsmüşler sanki
Salıncaklar bomboş, sessizlik sarmış her yeri
Ne balonu kaçan var nede uçurtması kırılan
İçimizde kalan umudun son zerrelerini toplar gibi hayat
Ne ittiği belli ne tutup çektiği….
Ruhumla bedenim kavga içinde beden acı çekmeye
Ruhumsa bırakıp gitmeye meyilli…
Oturup bir konu hakkında tartışmak, olur olmaz şeylere itiraz etmek
Doğru ya da yanlış olduğunu sorgulamadan, belki de komşunun camını kırmak
Bisiklet sürmeyi bilmesem de düşeceğimi bildiğim halde sürmek
Yola dizilen parke taşlarını saymak ne bileyim belki denize taş atmak.
Gökkuşağının üstünde yürüyüp bulutlardan dünyayı izlemek
Hayalle gerçek arasındaki merdiveni hiç yorulmadan inip inip çıkmak istiyorum
Belki saçma belki çocukça hiçbir şeyin doğruluğunu olurunu olmazını sorgulamıyorum
İçimde kalan son çırpınışları, dünü olmayan yarınları bugün yaşamak istiyorum..
Günün birinde yazacak bir kalem, izleyecek bir gökyüzü, konuşacak birilerini bulamazsam
İşte o zaman hayat amacına ulaşmış demektir.
Yaşam o kadar kısa ki ne dünü nede yarını sorgulamak için fırsat vermez size
Tutacak bir el yaslanacak bir omuz varsa yanınızda, gerisi teferruattır aslında
Keşkeleri çünküleri düşünmeden sadece bugünü yaşamaktır.
Hayat