Suskunluk aslında uzun, çok uzun, hatta en uzun konuşmadır! Boşlukları sizler doldurursunuz. Bazen kabuldür. Bazen inkâr, bazen umursamama, yok saymadır. Bazen de söyleyecek hiçbir şeyin olmamasıdır.
Çiftçi suskun…
Tüketici suskun…
Maaşlı ve ücretli çalışan suskun… Hatta gündelikli çalışan da!…
Bu suskunluk hem hayal kırıklığı hem de söyleyecek hiçbir şeyin olmaması… Bu suskunluk hem hayal gücünü besleyen hem de insanı perişan eden cinsten…
İğneden ipliğe gelen zamlar vatandaşların gündelik yaşamını zorlaştırıyor. Peş peşe gelen zamlar âdeta halkta hayal kırıklığına sebep oldu denilebilir. Özellikle gıda, elektrik, doğal gaz ve akaryakıta yapılan zamlar vatandaşların hayatını birebir etkiliyor. Şimdi herkesin merak ettiği ise zam dalgasının sürüp sürmeyeceği…
Özellikle zincir marketlerde birçok temel gıda ürünü düne göre daha çok pahalandı. “Düne göre pahalı olsa da yarından ucuz” söylemi ne vatandaşın ne de esnafın dilinde olmamalıydı.
Tarımsal girdi kalemlerinden şimdilerde gübre, akaryakıt ve elektrik gündemde. Oysa önümüzdeki aylarda Çukurova gibi yerlerde yazlık ekimler başladığında ve tarımsal faaliyetlere hız verildiğinde; ne yazık ki gübresinden ilacına her türlü tarımsal girdilerdeki fiyat farkıyla çiftçiler yüzleşecek…
Ekonomide bütünleşme kendiliğinden ortaya çıkmamakta, bu sürecin organize edilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda tarım, sanayi, turizm, hizmet ve diğer sektörlerin önümüzdeki süreçlerde nasıl bir seyirde olabileceği konuşulmalıdır.
Birileri artık bir şeyler yapmalı…
Türk milleti asil bir millettir. Hatırşinas bir millettir. Ülkesi için yapamayacağı fedakârlık yoktur! Türk çiftçisi fedakârdır, gözü toktur. Ekmeğini seninle paylaşır, gerektiğinde bir kuruş almadan çıkan mahsulünü Toprak Mahsulleri Ofisinin (TMO) önüne indirir! Ne kadar pahalı olursa olsun elektrik ve doğal gaz faturası ödenir. Akaryakıt kullanılır ve üretim yapılır. Ülke zor durumda ise bedeli de ödenir! Yalnız çiftçisi, tüketicisi, maaşlı ve ücretli çalışanı bir açıklama bekliyor! “Evlerimize gelen doğal gaz, elektrik faturaları, yaptığımız temel gıda maddelerinin fiyatları artık karşılayamayacağımız rakamlara ulaşmıştır. Bugün neredeyse her birimizin evlerine 500- 800 liradan başlayan elektrik faturaları 1000 lirayı aşan doğal gaz faturaları gelmektedir” diyerek; merkezî yöneticilerden, “bunun nedenini, oluşan bu farkı biz kime, kimlere ödüyoruz, sebepleri ile birlikte açıklanmasını bekliyor.”
En büyük korkum, oluşacak ekonomik krizin “aile kavramını etkileyerek bozması” ve aile kavramının bozulmasının telafisinin birkaç nesil alabileceğidir. Hukukun, ekonominin düzelme ihtimalinin her an gerçekleşebilecek bir tarafının olduğunu, fakat “aile kavramının bozulmasının” telafisi çok zor bir “insani mesele!” olduğuna inanıyorum. Manevi ve vicdani değerlerden yoksun gelişen “ekonomik durum” sebep; insanımızı daha fazla duyarsızlaştıracağı ise sonuç olacaktır.
Çiftçi suskun; bu suskunluk çiftçinin para kazanamaması ya da borçluluğu değil… Çiftçinin kırsalda açlık sınırının üstünde, yoksulluk sınırının çok altında yaşıyor olmasıdır.
Tüketici suskun; birçok temel gıda ürünü düne göre pahalandı, alım gücü düştü!
Maaşlı ve ücretli çalışan suskun; yapılan iyileştirmeler ile piyasa fiyatları arasında makas açıldı. Geçim sıkıntısı yaşıyor, alım gücü düştü!
Son söz: Genel olarak yaşam standartlarımızla bir tuttuğumuz kavram; siyaset ve siyasetçilerdir. “Muhalefetiyle, hükümetiyle onlar olması gerektiği gibi olurlarsa refah seviyesinin artacağı düşünülüyor.”
Çiftçinin gündemi seçim değil; “nasıl ekerim, nasıl yetiştiririm, nasıl üretirimdir!” Maaşlı ve ücretli çalışanın gündemi seçim değil; “ay sonunu nasıl getiririmdir.” Tüketicinin gündemi de seçim değil; “geçimdir!”